Sinematik Video Gerçekleri

18 Nisan 2024

'Sinematik video' ve 'sinematik video modu' terimleri her geçen gün daha fazla duyuluyor. Bunun nedeni aynasız SLR'lerin ve cep telefonlarının video yeteneklerini vurgulayan pazarlama çabaları olabilir. Ancak asıl mesele, videografiye yeni başlayan insanların gördükleri ve arzuladıkları sinematik görüntüleri elde etme arzusudur. Peki sinematik çekimler gerçekte nasıl elde edilir? Mesele sadece yüksek fps'de çekim yapmak ve ağır çekimi oynatmak ya da filmlerde kullanılan renk paletine benzeyen hazır filtreler kullanmak mıdır? Kesinlikle hayır. Çünkü bir modun profesyonel film yapımcıları tarafından bilinçli olarak uygulanan teknikleri çözmesi imkansızdır. O halde sinematik videonun ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Bu tanım için de sinematik videoyu oluşturan temel kavramları ortaya koymak gerekiyor. Bu kavramları adım adım açıklamaya çalışarak kullanılacak kameralar ve ekipmanlar hakkında fikir sahibi olmanızı sağlayalım.

Sinematik Video ve Dinamik Aralık

Sizin de sıkça duyduğunuz profesyonellerin en çok üzerinde durdukları kavram dinamik aralık. Bu kavram içi boş bir sözden ibaret değil. Eğer dinamik aralığı geniş bir kamera ile çekilmiş bir video görüntüsü ile giriş seviye ya da cep telefonu ile çekilen videoyu aynı ekrana alırsanız bariz fark ortaya çıkar. Buradan anlaşılan tabi dinamik aralık kavramı kullanılan kamera ile alakalı. Aynı zamanda videolarınızın film gibi gözükmemesinin ilk nedeni de dinamik aralık. En basit haliyle kamera dinamik aralık bir görüntünün en karanlık alanları ile en parlak alanlarının orantısıdır. Yani bir kameranın dinamik aralığı yüksek ise en parlak alanlarda da karanlık ve gölgede kalan alanlarda da detaylar oldukça fazladır. Post prodüksiyon açısından baktığımızda da işlenmeye müsait oldukça fazla veri var demektir. Pozlamayı ve renkleri istenilen seviyeye taşıyacak kadar detayın olması ise çok şeyi değiştirir. Dinamik aralığın kısıtlı olduğu bir kamera ile çekilen videolarda bu veri az olacağından istenilen seviyeye sonradan getirilmesi mümkün olmayacaktır.

Peki biz bir kamerada geniş dinamik aralık olup olmadığını hangi veriye bakarak anlayacağız. Dinamik aralık stop ya da durak olarak ölçülür. Kamera ne kadar stop yakalayabiliyorsa o oranda yüksek dinamik aralığa sahiptir denilebilir. Profesyonel aynasız kameralardan somut bir örnek verecek olursak. Canon’un video odaklı en son hibrit aynasız kamerası olan Canon Eos R5C 15 stop dinamik aralık sağlayabiliyor. Yine aynı seviye Sony A7IV modeli 14 stop aralık sunuyor. Yeni nesil sinema kamerası olan Sony fx 3 ise 15+ stop dinamik aralığa çıkarılmış durumda.

Bu sayılar çok yüksek olsa da 21 stop aralık sunduğu test edilen Red Dragon kameralar da mevcut. Ancak bu duraklar tam olarak kullanılabilir değil. Bunun için 20 stop ile gören insan gözüne ulaşmış değil. Bu nedenledir ki hiçbir kameranın kaydettiği görüntü ile çıplak gözle görünen asla aynı değildir. Bu arada hemen dinamik aralık konusunda yüzde yüz etkili olan video kayıt formatlarını unutmamak gerekir.

Videoda Bit Derinliğinin Önemi

Sinematik Video çekimini belirleyen diğer önemli kavram da görüntülerin bit derinliğidir. Bu da çok duyduğunuz ve farkında olduğunuz bir kavramdır. Yine bilindiği gibi tüm kameralar görüntüleri digital dosyalar olarak yakalar. Bu dosyalar da bit adı verilen veri parçalarından oluşur. Video ve fotoğraf görüntüleri piksellerden meydana geldiğine  göre renkleri oluşturan da piksellerdir. Bir görüntüdeki her pikselin renginin, kırmızı, yeşil ve mavi tonlarının farklı miktarlarının karıştırılmasıyla belirlenir. İşte bit derinliği dediğimiz kavram da  her piksel için üç farklı renk kanalını (kırmızı, yeşil ve mavi) kaydetmek için kullanılan veri bitlerinin  sayısını ifade eder. En çok bilinen bit derinliği 8 bit iken artık Sony, Canon arasında bu alanda da rekabet olduğunu görüyoruz. Üst segment aynasız kameralarda video performansına göre bu sayısı 10 bit ve 14 bit sayılarına kadar çıkabiliyor. Peki bu alanda bir rekabet var. Ama gerçekten bu bit sayısı videolarımızın film gibi olmasına katkı sağlar mı? Kesinlikle evet. Kestirmeden söyleyecek olursak aşağıdaki tablodaki gibi bit sayısı arttıkça renklerin daha çok tonunu yakalayabilirsiniz.

Bu renk zenginliği de çok uzman bir renk işleme operatörü olmasanızda video edit sırasında farklı renk paletlerini kullanabilmenizi kolaylaştıracaktır. İşte bu sayede çok beğendiğiniz sinema filmlerindeki kullanılan zıt renk paletlerinizi kendi videonuza taşımanız anlamına gelir.

Videoda düşük bit derinliği nedeniyle karşılaşılacak en büyük olumsuzluk ise yapaylık ve renk şeritleridir. Böyle bir görseli beyaz dengesi ve pozlama ile düzeltmeye çalıştığınızda karşınıza çıkan sonuç da muhtemelen aşağıdaki gibi bir parçalanma olacaktır.

Kamera Gama Eğrileri ve Sıkıştırma İşlemi

Videoda renk ile alakalı diğer konular da gama eğrileri ve kayıtta son aşama olan sıkıştırma eylemidir. Bu iki kavram aslında sizin sonradan postta nelere müdahale edip edemeyeceğinizi belirler. Yine en basit şekilde anlatmaya çalışalım. Gama eğrisi dediğimiz kavram sahip olduğunuz kameranın görüntülerin renk ve parlaklık bilgilerini saklama biçimidir. Bu eğri kamera markalarına göre de değişkenlik gösterir. Gama eğrileri, doğası gereği doğrusal veya doğrusal olmayan şekilde olabilir. Doğrusal olmayan bir gama eğrisine sahip bir videonun  gölgelerinde ve vurgularında daha fazla bilgi tutulur. Bu bilgiler de edit işlemiyle detay olarak videonun son çıkış haline yansıtılır. Rec.709 ve Canon Cinema Gamut temelde en çok bilinen gama eğrileridir. Bu gama eğrilerinin sunduğu renk uzayları sinema sektöründe en çok tercih edilenlerdir. Yine kameraların teknik özellikleri incelendiğinde kullanılan bu gama eğrisi belirtilir. Örnek olarak Canon R5C aynasız kameranın Gama eğirisi teknik özelliklerinde Canon Log 3, HDR-HLG, HDR-PQ, Rec2020, Rec709 olarak belirtilmiştir. İşte bunların hepsi doğrusal olmayan gama eğrileridir. Bu kamera ile çekilen görüntülerde dinamik aralıkta yüksek olacaktır.

Renk verilerinin saklanmasını etkileyen diğer önemli durum da kameranın sıkıştırma işlemidir. Çok daha teknik bir konu olan bu sıkıştırmaya sadece renk örneklemesi denildiğini söyleyerek detaya girmeyelim. Ama bilgi olarak bunun en iyisi nedir denildiğinde formülize edilmiş ifadesi 4:2:2 ‘dir. Bu ifade Raw formatlı bir videoda görüntünün sıkıştırılmamış, renklerin ise sadece yarı yarıya sıkıştrılmış olacağını söyler ki ideal olan kayıt oranı budur. Bu teknik veri de görüntü sıkıştırma oranı olarak tablolarda yer almaktadır.

Burada, sinematik videonun temel kavramlarını mümkün olan en basit şekilde açıklamaya çalıştık. Göreceğiniz gibi bunlar sinematik video çekerken anlaşılması gereken asıl verilerdir. Bu kavramların dışında kameraya takılan lenslerin kalitesi, destekleyici ekipmanlar ve kurgu süreci de tamamlayıcı unsurlardır. Bu önemli veriler ortada olduğu sürece sinematik modun tek başına bunları sağlayamayacağı anlaşılmaktadır. Yine bu açıklamalardan çıkarılabilecek sonuç, doğru kamera ile kaliteli çekim yapmanın, çekimi postta düzeltmekten daha iyi olduğu olmalıdır. Yukarıda, profesyonellerin kameraları için ihtiyaç duydukları teknik verilerden yola çıkarak pratikte sinematik videonun ve aynı zamanda aynasız hibrit kameraların video performansını belirleyen kavramların bir açıklaması yapıldı. Gelecekte, video kayıt teknikleri ve kavramlarının diğer yönlerini açıklamaya devam edeceğiz.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.